Her gün sosyal medyada, sokakta ya da iş yerinde birilerini eleştiriyoruz. “Berbat bir film”, “hiç komik değildi”, “bu ne biçim müzik?” gibi yorumlar havada uçuşuyor. Peki, bu söylediklerimiz gerçekten birer eleştiri mi? Yoksa sadece şikâyet mi?
Eleştiri; bir yapıtı, fikri, davranışı ya da olayı belirli ölçütler doğrultusunda incelemek, artılarını ve eksilerini ortaya koymak ve bunu anlamlı bir bütün hâline getirmektir. Yani sadece “beğendim” ya da “nefret ettim” demekle olmuyor. Eleştiri, bir çeşit röntgen gibi: Görünmeyeni açığa çıkarıyor, ama bunu sadece bakarak değil, düşünerek yapıyor.
Nasıl yapılır?
- Gözlemle başla: Ne gördün, ne duydun, ne hissettin?
- Nedenini düşün: Beğendiysen ya da beğenmediysen, neden? Duygularını değil, gerekçelerini anlat.
- Bağlam kur: O şeyi benzerlerinden ayıran ya da onlara bağlayan ne var? Bir tiyatro oyununu değerlendiriyorsan, sahne tasarımı, oyunculuk, metin gibi alanlara bak.
- Saygılı ol ama dürüst kal: Eleştiri, linç değildir. Eleştiri, “bu çok kötü çünkü ben öyle dedim” demek değil; “şu nedenle eksik kaldığını düşünüyorum” diyebilmektir.
Diyelim ki bir arkadaşın sana “yeni yazdığı kısa hikâyesini” gösterdi. Eserin adı “Gökyüzüne Bakarak Ağlayan Adam” ve sen en de okudun.

Kötü eleştiri şudur:
“Kanka bu ne ya? Wattpad hikayesi gibi?”
İyi eleştiri şudur:
“Hikâyenin duygusal yoğunluğu anlaşılabilir ama karakterin her paragrafta gökyüzüne bakıp ağlaması, dramatizmi biraz fazla zorluyor. Belki duyguyu her satırda dikte etmek yerine okuyucunun hislerini okuyucuya bıraksan daha etkileyici olurdu. Ayrıca “gözleri umutla doldu” ifadesi beş kez kullanılmış ve tekrara düşmüşsün. Onun dışında iyi yaptığın kısımlar da var: Bilinmeyen veya az duyulmuş kelimeleri yıldızlayıp anlamını düzgünce açıklaman ve hikayenin sonu çok etkileyiciydi.
Peki herkes eleştiri yapabilir mi?
Evet, ama herkes iyi yapamaz. Çünkü iyi eleştiri, bilgi ve dikkat ister. Yani Twitter’da rastgele cümle kurmakla “eleştirmen” olunmuyor. İyi bir eleştirmen, bir eseri hem sevip hem de yapıcı şekilde sorgulayabilir. Hem kendi zevkinden hem de genel geçer ölçütlerden haberdar olur. Ve en önemlisi, bağırmaz, analiz eder.
Eleştiri, sadece sanatçılar ya da akademisyenler için değil. Hepimiz için. Daha iyi düşünmek, daha iyi üretmek, daha iyi tüketmek için. Çünkü sadece beğenmek yetmez; neyi neden beğendiğimizi bilmediğimiz sürece, fikirlerimiz çöp yığınına dönüşür.