Günlük hayatın içinde bazen bir trafikte, bazen bir aile tartışmasında içimizde bir
kıvılcım çakar: Öfke. Peki bu yoğun duygunun asıl kaynağı ne? Beynimizde neler
olurken öfkeyle tepki veririz? Ve en önemlisi, öfke her zaman kötü müdür?
Öfke: Tehlikeye karşı evrimsel bir alarm
Öfke, temel duygularımızdan biridir ve evrimsel olarak bizi tehditlere karşı korumak
için gelişmiştir. 2010 yılında yapılan bir çalışma (Sell et al., Evolution and Human
Behavior), öfkenin evrimsel geçmişinin “kaynaklar için mücadelede caydırıcılık”
işleviyle bağlantılı olduğunu öne sürüyor.
Yani öfke, aslında güç ve sınır koyma ihtiyacının doğal bir dışavurumu olabilir.
Beyin öfkelenirken ne yapar?

Öfke sırasında beynimizin en aktif bölgesi amigdaladır. Bu yapı, tehlikeyi algılayıp
hızlı ve yoğun bir tepki başlatır. Aynı zamanda prefrontal korteks (öz denetim merkezi)
ile arasında bir gerilim oluşur.
Yani bir anlamda beynin “hızlı tepki” ve “mantıklı düşünme” bölümleri çatışır. Eğer
prefrontal korteks baskılanırsa, kişi kontrolsüz öfke patlamaları yaşayabilir.
2016 tarihli bir fMRI çalışması (Coccaro et al., Journal of Psychiatric Research) öfke
kontrol bozukluğu yaşayan bireylerde amigdala aktivasyonunun belirgin şekilde yüksek
olduğunu göstermiştir.
Aslında öfkelenmemizin 3 derin psikolojik nedeni
- Sınır ihlali algısı
Öfkenin en yaygın nedeni, bireyin fiziksel, duygusal veya sosyal sınırlarının
ihlal edildiğini hissetmesidir. Bu, bir kişinin fikrinin yok sayılması, haksızlığa
uğraması veya tehdit edilmesi şeklinde olabilir. - Bilinçdışı korkular
Öfke çoğu zaman yüzeye çıkan bir “ikincil duygu”dur. Altında genellikle korku,
aşağılanma ya da terk edilme gibi duygular yatar. Bir kişi, “kırıldım” demek
yerine “öfkelendim” diyebilir. - Öğrenilmiş tepki modelleri
Ailede veya çevrede sürekli öfkeli tepkilerle büyüyen bireyler, öfkeyi bir
problem çözme biçimi olarak öğrenebilir. Yani bu duygu, genetik değil, sosyal
olarak da öğrenilir.
Erkekler daha mı öfkeli? Cinsiyetin rolü

Toplumsal beklentiler erkeklerin öfkesini daha kabul edilebilir, kadınların ise bastırması
gereken bir duygu olarak gösteriyor. Ancak araştırmalar, öfke yaşama sıklığı açısından
cinsiyetler arasında büyük farklar olmadığını ortaya koyuyor.
Fark; öfkenin nasıl dışa vurulduğunda. Erkekler öfkeyi daha dışa dönük (bağırmak,
fiziksel hareket) şekilde ifade ederken, kadınlar daha içe dönük (sessizlik, pasif agresif
davranışlar) yolları tercih ediyor.
Öfke her zaman kötü müdür?
Hayır. Öfke, doğru şekilde ifade edildiğinde yapıcı olabilir. Haksızlığa karşı ses
çıkarmak, sınır koymak ve kişisel hakları korumak için öfke bir araç olabilir.
2005 yılında yapılan bir meta-analiz (Averill, Psychological Review), kontrollü biçimde
ifade edilen öfkenin ilişkilerde netlik sağladığını, bastırılan öfkenin ise depresyona yol
açabildiğini ortaya koydu.
Öfke ile sağlıklı başa çıkma yolları

Fark etmek: İlk adım öfkeyi bastırmak değil, onu fark etmek.
İfade etmek: Pasif ya da patlayıcı değil; açık ve saygılı biçimde ifade etmek.
Zihinsel durmayı öğrenmek: Derin nefes, zaman kazanma, ortam değiştirme
gibi tekniklerle amigdalaya “sakin ol” sinyali vermek mümkün.
Profesyonel destek: Sürekli kontrolsüz öfke, bir öfke kontrol bozukluğunun
belirtisi olabilir.
Öfke bastırılacak değil, anlaşılacak bir duygudur
Öfke, kötü ya da zararlı bir duygu değil; bedenin ve zihnin “Bir şeyler yolunda
gitmiyor” dediği yüksek sesli bir uyarıdır. Asıl mesele bu uyarıya nasıl yanıt
verdiğimizde gizlidir. Bastırmak da patlatmak da çözüm değildir. Onu dinlemek,
anlamak ve yönlendirmek… İşte gerçek beceri tam olarak burada başlar.