Kahvaltı için gittiler, yemekten kıl çıktı: Paşa Et Kahvaltı

İzmir Buca Kaynaklar’daki “Paşa Et ve Kahvaltı” adlı işletme, TikTok’ta yayılan bir video sonrası sosyal medyada eleştiri yağmuruna tutuldu. Kullanıcılar, hijyen eksikliği, adisyona eklenen fazladan ürünler ve yanıltıcı reklamlar nedeniyle işletmeye tepki gösterdi. “Sınırsız kahvaltı” vaadinin sınırsız kıl ve kırık duvarla karşılandığını söyleyenler, CİMER’e şikayet çağrısı yaptı.

@nidaozccan

buca/kaynaklar’da bulunan bu işletmeyi hijyen zaafiyeti yüzünden tarım orman bakanlığına şikayet ettim ve tüketici hakem heyetine başvuruda bulundum. siz de böyle işletmelere denk gelirseniz lütfen eyleme geçmekten geri kalmayın. *reklam yok, olamaz😭😔 videoya ek olarak içmediğimiz suyu adisyona geçirmeleri, ürünlerin hepsinin eski taşlaşmış ve yenilemeyecek durumda olması, getirdikleri şalın bile leş gibi kokması, “bu kahvaltıcıda her şey sınırsız” diye gösterdikleri masada ‘kuymak’ bile varken bizim patates kızartması ve menemeni bile ek ücretle alabilmemiz gibi durumlar bizi gerçekten çoook üzdü. benim izmir influencerlarına hiç güvenim kalmadı hiiççç😭😭 #izmir #buca #kahvaltı #serpmekahvaltı

♬ horror suspense v5 (90) – DJ BAI

TikTok’ta “Notimiy” adlı kullanıcı tarafından paylaşılan video, çok sayıda İzmirli sosyal medya kullanıcısının dikkatini çekti. Söz konusu videoda şu ifadeler kullanıldı:

“Bu işletme yüzünden pazar kahvaltımız resmen kabusa döndü. İzmir influencerlarının öve öve bitiremediği o mekana kahvaltı yapmaya geldik. Mekanın duvarları resmen dökülüyordu. Burada her şey sınırsız diye reklam veren kahvaltıcıda sınırsız olan tek şey birkaç çeşit kahvaltılıktı. Tabağımızdan kıl çıktı. İşletmeye bu sorunu belirttiğimizde de biz çalışanlarımıza bone taktıramayız, olur böyle şeyler, köy ortamı nasılsa diyerek geçiştirildik. Bu olaydan sonra zaten alelacele elimizi yıkayıp çıkalım dedik ki lavabolar rezalet haldeydi. Influencerlar lütfen böyle yerleri övmeyin.”

Videonun açıklamasında ayrıca, “su içmedikleri halde adisyona eklenip parasının alınmaya çalışıldığı” da iddia edildi. Görüntülerde dökülen duvarlar, kıl çıkan peynir tabağı ve kötü durumdaki tuvaletler yer alıyor.


Sosyal medyada tepki yağdı

Video kısa sürede binlerce kez izlendi, yüzlerce yorum aldı. Yorum yapan kullanıcıların büyük bölümü işletmeyi ağır bir dille eleştirdi:

“Rezilliğe bak.”

“Bence reklam yapanları suçlamalıyız.”

“Herkes işletme açmamalı.”

“Gerçekten çok doğru bir video olmuşş asla gitmeyin, pişman olduk biz de.”

“Ben olsaydım ücretin tamamını ödemezdim.”

“Köy konseptinin konsept olmaktan çıkması ve köy olması cidden dkdlddl.”

“Sınırsız olan kırık duvarlar.”

“Parasını alıp gidiyor, çok da umrundaydı mekanın iyi olup olmadığı.”

“Sipariş vermeden çıksaydınız keşke. Kusura bakmayın ama öyle bir yerde kahvaltı yapmam için üstüne para vermeleri lazım. Ayrıca sadece kıl çıktığına şükredin.”


“İçmediğimiz suyu bile yazmışlar”

Bazı kullanıcılar işletmede yaşadıkları benzer deneyimleri de paylaştı.

“O kadar yüzsüzler ki, içmediğimiz halde adisyona su eklemişler. Fark etmesek resmen dolandırılıyorduk. Gitmeyin.”

“Biz de görüp videoları izleyerek gittik, berbat bir yerdi. Çok geç servis, hijyen yok, çok çok kötüydü.”

“Biz de Instagram’da görüp gittik, aynı şekilde hijyen sıfır, her yer toz içinde. Bu kadar kötü olamazdı gerçekten.”

“Ya zaten reklamı çok yapılıyorsa kötü olduğu içindir, iyi olduğu için değil yani. Hele bu sosyal medya ünlülerinin övdüğü hiçbir şeyi almayın.”


“Buraya asla gitmeyin”

Bazı kullanıcılar hijyen eksikliğinin boyutunu daha da ileri taşıyan iddialarda bulundu:

“Bir gün (geçen sene) akşam saatinde nişanlımla gittik ama kahve içtik sadece. Daha önce de ailecek kahvaltıya gitmiştik, sıkıntı yoktu. Nişanlımla gittiğimiz gün WC’ye gittim. Yan tarafı mutfak ve tencerelerin içinde mutfakta en az 3-4 tane kedi vardı. Bir daha gitmedik. Yanımda telefonum olmadığı için çekemedim ve kanıtlayamayacağım ama bir daha gitmedim. Buraya asla gitmeyin…”

Bazı yorumcular, işletmenin resmi olarak denetlenmesi gerektiğini savundu:

“Lütfen elinizdeki görüntülerle işletmeyi CİMER’e şikayet edin. Böyle yerler kalmamalı, direkt mühür vurulup kapatılmalı.”

“Bone takmak zorunda ama kendisi bilir. Şikayet edin, kesinlikle öyle bir cevap yok.”


İşletmeden henüz açıklama yok

“Paşa Et ve Kahvaltı” işletmesinin iddialara ilişkin şu ana kadar herhangi bir resmi açıklama yapmadığı görüldü. Sosyal medyada büyüyen tepkiler üzerine kullanıcılar, işletmenin reklamlarını ve influencer işbirliklerini sorgulamaya başladı.

Genç tasarımcı maaş vaadiyle kandırıldı: İlk olmadığı ortaya çıktı!

Kendisini “profesyonel ajans” olarak tanıtan Kodo Agency’nin, genç bir tasarımcının işlerini onaylayıp teslim aldıktan sonra ödeme yapmadan engellediği iddia edildi. LinkedIn’de gündeme gelen olayın ardından aynı ajans hakkında benzer mağduriyetler yaşayan kişilerin de olduğu ortaya çıktı.

Türkiye’de iş dünyasında en çok tartışılan konulardan biri “emek sömürüsü” ve “iş etiği”. Bu kez gündemdeki firma Kodo Agency. Bir tasarımcı, bu ajans tarafından kandırıldığını, emeğinin karşılığını alamadığını ve psikolojik olarak yıpratıldığını açıkladı.


WhatsApp’tan işe giriş, ofissiz bir “çalışma günü”

Genç tasarımcı, 3 Eylül gecesi Kodo Agency’den gelen bir mesajla sürecin başladığını belirtti. Ertesi gün yapılan çevrim içi görüşmede kamera dahi bulunmadığını, yalnızca sesli bağlantı kurulduğunu söyledi. Görüşmenin ardından kendisine 3 farklı marka için “case study” (vaka analizi) gönderildi.

Hazırladığı işleri süresinden önce teslim etmesinin ardından kendisine, 8 Eylül’de 45 bin TL maaşla işe alınacağı, çalışma saatlerinin belirlendiği ve mail yoluyla teklifin gönderildiği aktarıldı.

Ancak 8 Eylül sabahı itibarıyla “teknik sorun” gerekçesiyle e-postaların ulaştırılamadığı söylendi. İlk iş günü WhatsApp üzerinden ilerletildi.


“Tasarımlarımı onayladılar, sonra kayboldular”

Genç tasarımcı, hazırladığı 8 tasarımın tamamının gün sonunda onaylandığını belirtti. Ertesi gün 4 yeni içerik daha hazırladı. Ancak bu kez kendisine “iş birliğinin sonlandırıldığı” bildirildi.

Olayın ardından LinkedIn’de kurumu ifşalayan tasarımcı şu ifadeleri kullandı:

“Tasarımlarımı beğenip onayladılar, ama birkaç saat sonra çalışmayı durdurduklarını söylediler. Ne bir gerekçe verdiler ne de muhatap bulabildim. IBAN bilgilerimi göndermeme rağmen ödeme yapılmadı. Mesajlarım da artık iletilmiyor.”


Daha önce de benzer şikâyetler yaşanmış

LinkedIn’de olayın gündem olmasının ardından diğer mağdurlardan biri de aynı ajansla benzer sorunlar yaşadığını açıkladı. Mağdurlar “Kodo Agency’nin farklı numaralardan iletişime geçerek ücretsiz işler yaptırıp sonra engellediğini” öne sürdü.

LinkedIn’deki bir başka tasarımcı ise yaşadığı süreci şöyle anlattı:

Bu ajans benimle de 7-8 ay önce iletişime geçti. Ben de aynı şekilde 3 cümlelik bir telefon görüşmesiyle bir iş görüşmesi yaptım ve bir ‘case study’ adı altında 4 tasarım hazırlamam uygun görülürse işe başlayabileceğim söylendi. Çalışmaları hazırlayıp hem mailden hem de WhatsApp üzerinden ilettim ve bir daha kimseden bir geri dönüş alamadım. Instagram üzerinden yayınladıkları, ulaşabildiğim tüm ilanların altına karşılaşabilecek tasarımcılar için uyarı olarak başvurulmaması gereken bir yer olduğunu da yazdım. Sonrasında bana konuyla ilgili yazan çok kişi oldu. Dolandırıcı ve ahlaksız bir ajans. Hiç çekinmeden bir de burada iş ilanı açmışlar. Bu şekilde bir sürü tasarımcıdan ücretsiz tasarımları alarak işlerini döndürüyorlar belli ki.


“Bu sadece iş değil, psikolojik şiddet”

Mağdur tasarımcı sürecin kendisini derinden sarstığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Ben 28 yaşındayım, kendi emeğimle hayatımı kazanmak istiyorum. Ama istismarcı ve bencil tutumlar yüzünden bu hedefim sürekli engelleniyor. Bu sadece profesyonel bir hayal kırıklığı değil, aynı zamanda bir güven ihlali ve psikolojik şiddettir.”

Raconun çöküşü: Kurtlar Vadisi’nden TikTok videolarına!

Bir zamanlar ekranlarda onur ve adaletin sembolüydü. Bugünse sosyal medya şovu, küresel suç ağları ve kanlı hesaplaşmalarla anılıyor. Türk yeraltı dünyasının racondan markaya dönüşen hikâyesi…

Türkiye’de 2000’li yılların başında ekranlara gelen Kurtlar Vadisi, organize suçun ve “derin devlet” algısının şekillenmesinde büyük rol oynadı. Dizinin merkezine aldığı “racon”, yalnızca bir suç dili değil, aynı zamanda onur, sadakat ve adalet etrafında şekillenen bir felsefe olarak sunuldu. Ancak 2020’lerle birlikte sahadaki gerçeklik bambaşka: yeraltı dünyası romantik racondan uzak, acımasız ve küreselleşmiş bir yapıya evrilmiş durumda.


Efsanenin anatomisi: Kurtlar Vadisi raconunun temel direkleri

Kurtlar Vadisi, mafyayı tek başına bir suç örgütü olarak değil, devletin “gizli bir aparatı” gibi resmetti. Polat Alemdar karakteri, hem devletine sadık hem de halka adalet dağıtan bir “iyi mafya” figürü olarak kurgulandı.

“Racon” bu dizide; yalnızca kurallar değil, şiirsel sözler, semboller ve bir duruşun ifadesiydi.

  • “Kötü köpek sürüye kurt getirdi aslan amca.”
  • “Eğer bir adamla votka içmemişsen onunla asla düşman olma.” (Aynı zamanda bir Rus atasözüdür)
  • “Küçük gelir, büyüğünden büyük olur.”
  • “Terazinin iki tarafında kimin durduğunun önemi yok. Önemli olan kefeyi tutan demir.”
  • “Hasmın kapına gelecek kadar cesursa, sende karşısına çıkacak kadar cesur ol.”
  • “Ben verebilecek olandan bir şey isterim, olmayandan değil.”

Bu sözler, raconun bir teatral felsefe olarak işlendiğini gösterdi. Ancak gerçeklik, bu kadar masalsı değildi.

Kurtlar Vadisi’nin kurduğu “iyi mafya” miti, halkın organize suç figürlerine sempati duymasını kolaylaştırdı. Bu romantik algı, Sedat Peker gibi isimlerin “adalet dağıtan kabadayı” rolünü sosyal medyada yeniden pazarlamasına zemin hazırladı.


Yeni nesil: Sosyal medyayı aktif kullanan mafyalar

Bugünün çeteleri, Kurtlar Vadisi’nin hiyerarşik “Konsey” düzeninden çok uzakta. Barış Boyun, Daltonlar, Redkitler, Baygaralar ve Casperlar gibi gruplar, mahalle ölçeğinden uluslararası suç piyasasına kadar yayıldı.

Onlar için racon artık gizli bir onur kodu değil, açık bir marka değeri.

Motosikletli suikastlar, bombalı saldırılar, sosyal medya üzerinden korku ve sansasyon yaratma çabası, bu dönüşümün somut örnekleri.

Yeni nesil çeteler

Çete AdıLideriFaaliyet AlanıÖne Çıkan OlaylarGüncel Durum
Barış BoyunBarış BoyunBeyoğlu’ndan uluslararası alanaSırp mafya lideri Jovan Vukotiç cinayeti, Sarallar’a saldırıİtalya’da tutuklu
DaltonlarCan Daltonİstanbul, Gürcistan, IrakMotosikletli suikastlar, Dilan Polat’a saldırı, Irak Konsolosluğu baskınıLider Gürcistan’da, yönetici Irak’ta tutuklu
RedkitlerFerhat Mardinİstanbul (Yenibosna)Yunanistan’da 6 kişinin öldürülmesiFaal
BaygaralarRamazan BaygaraAdana’dan Yunanistan’aCenk Çelik cinayeti, Şirinler ile çatışma2025’te tahliye edildi
CasperlarHamuş Atızİstanbul, MardinPolis memuru Şeyda YılmazFaal

Bu tablo, yeraltı dünyasının artık tek merkezli değil, parçalanmış ve sürekli değişen ittifaklar üzerine kurulu olduğunu gösteriyor.


Geçiş dönemi aktörleri: Eski usul kavgalar neredeyse kalmadı!

2000’lerin ortasında Türk mafyasının son “geleneksel racon savaşı” yaşandı: Sarallar – Şahinler çatışması.
Borç anlaşmazlıklarından çıkan kavga, onlarca pusu, bomba ve kanlı hesaplaşmaya dönüştü.

Sarallar – Şahinler çatışmasının kronolojisi

YılOlayDetay
2004İlk çatışmaTefeci Kamber Ocaklı’nın borçlarıyla başladı
2005Hüseyin Saral öldürüldüSedat Şahin, İtalya’da pusu kurdu
2005Avukat Atalay Cebesoy öldürüldüSarallar misilleme yaptı
2014Sedat Şahin’in kardeşi Vedat Şahin öldürüldüİntikamın kanlı yüzü ortaya çıktı
2017Örgüt içi infazlarÇatışmalar kendi içlerinde devam etti

Bu dönemin aktörlerinden Sedat Peker, Kurtlar Vadisi’nin “iyi mafya” retoriğini sosyal medya kabadayılığıyla birleştirdi. YouTube ve Twitter’daki ifşaları, onu “dijital çağın mafya arketipi”ne dönüştürdü.


Devlet ve yeraltı: Mitten gerçeğe Ayhan Bora Kaplan davası

Kurtlar Vadisi’nde devlet yekpare ve güçlüydü; mafya ise devletin hizmetinde bir araçtı.
Gerçekte ise Ayhan Bora Kaplan davası, devlet içindeki fraksiyonların organize suç dosyalarını birbirlerine karşı siyasi silah olarak kullandığını ortaya çıkardı.

M-7 kod adlı gizli tanığın siyasileri suçlamaya yönlendirildiği iddiaları, “darbe girişimi” tartışmalarına yol açtı. Bu, raconun artık onur değil, siyasi hesaplaşma aracı haline de geldiğini kanıtladı.


Racon öldü mü?

Bugünün yeraltı dünyası, Kurtlar Vadisi raconundan çok uzak.

Kurtlar Vadisi raconu ve günümüz gerçekliği

KriterKurtlar Vadisi RaconuGünümüz Gerçekliği
FelsefeOnur ve adaletPragmatizm, kâr ve medya raconu
Devletle ilişkiOrtaklık, meşruiyetÇatışma, çıkar savaşı
Şiddet diliTeatral ve sembolikAcımasız, sansasyonel
MotivasyonDevletin bekasıKâr, güç ve görünürlük
Operasyon alanıUlusal sınırlarUluslararası suç ağları
HiyerarşiKonsey, merkezi düzenParçalanmış ittifaklar

Eski usul mafyalarda raconun yeri her zaman ayrı olsa da birebir Kurtlar Vadisi’nde işlendiği gibi tabii ki değildi. 7’den 70’e herkesin kullandığı sosyal medyayı irili ufaklı çeteler ve büyük mafyaların birkaçı da kullanmaya başladı.

Hal böyle olunca, sosyal medyada kendi tabirleriyle “icraat” paylaşımı yapan suç örgütlerinin sayısı da giderek artmış oldu.

Kısacası racon hala devam ediyordu. Ancak modern racon, artık bir onur, bilgelik ya da büyüklük olarak değil; kâr, güç ve görünürlük üzerine kuruldu.

Cengiz Han ile röportaj: Erdoğan’ı kendisine benzetti!

Adolf Hitler ile röportaj: Hitler’in gözünden Atatürk nasıl biriydi?

Eurovision 2025 katılan ülkeler ve şarkılar!

Gerçek eleştiri nasıl yapılır? Her şikayet eleştiri midir?

Eleştiri, sadece sanatçılar ya da akademisyenler için değil. Hepimiz için. Daha iyi düşünmek, daha iyi üretmek, daha iyi tüketmek için. Çünkü sadece beğenmek yetmez; neyi neden beğendiğimizi bilmediğimiz sürece, fikirlerimiz çöp yığınına dönüşür.

Squid Game gerçek hikayesi (1986)

Bazı Squid Game hayranlarının ortaya attığı bu iddia, 1986 yılında Güney Kore’de düzenlendiği söylenen ölümcül bir yarışmaya dayanıyor. Söylentiye göre, büyük bir ödül için yarışan katılımcılar arasında sadece kazananlar hayatta kalmış, diğerleri ise yaşamını yitirmişti.

Ancak, bu iddiaları destekleyen hiçbir somut kanıt bulunmuyor. Güney Kore basınında ya da uluslararası kaynaklarda bu tür bir olayla ilgili herhangi bir haber veya belgeye rastlanmamış. Görünen o ki bu hikâye, sosyal medya platformlarında yayılan bir şehir efsanesi olmanın ötesine geçemiyor.

Tarihin en büyük otel yangınları

Ayşe Barım olayının özeti!

Exit mobile version